Yabancı Dil Dersine Nasıl Çalışmalıyız?
İngilizceyi (veya alternatif bir yabancı dili) öğrenme konusunda hemen herkesin farklı amaçları ve yetenekleri olduğu herkesçe kabul edilen bir olgudur. Bu tıpkı farklı ortamlarda giymek için bir kıyafet almak ya da diktirmeye benzer: Ya konfeksiyon mağazalarına giderek size uyan yeni bir modeli alırsınız ya da bir terzi seçip istediğiniz modeli kendinize uygun bir şekilde diktirerek giyersiniz. Yabancı dil dersine çalışmak da aynı şekilde belli bir modeli takip ederek ya da kendi tarzınıza göre bir model oluşturarak, dilediğiniz şekillerde olabilir. Tek şartı var ki, o da yoğunlaşmak…! Yâni yabancı dile nasıl bir teknikle çalıştığınızdan çok daha önemli olan husus, bu derse tutku derecesinde yoğunlaşıp yoğunlaşmadığınızdır.
Örneğin, ‘Gramer Çalışmak’ da, bu modellerden bir tanesidir.
Elbette ki dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerinin geliştirilmesi gereken dil öğreniminde gramer çalışmak tek başına yeterli olmayacaktır. Ancak şu an yükümlü olduğunuz sınavın formatı ve sizden beklenen performans gramer ağırlıklı bir çalışmayı gerektirdiği için çalışmalarınızı bu yöne kaydırmanızda herhangi bir sakınca yoktur.
Denilebilir ki, ‘Gramer’ yani ‘Dil Bilgisi’ dilin bel kemiğidir. Bununla birlikte gramer, gerek iletişim için öncelik taşımada gerekse sınavlarda kesinlikle olmaktadır. Bu nedenle çoğuzaman gramer çalışmak öncelikli bir hâle gelebilir.
Pekâlâ, bu veyâ benzeri durumda nasıl bir çalışma yöntemi izlenebilir?
Öncelikle verilen konuyu çalışma ortamında iyice anlamak gerekir. Detaylara hâkim olmak gerekli olmakla beraber, her detaya takılmak da zaman öldürücü ve yorucudur. Dil bilgisi kurallarını matematiksel formüller gibi algılamak ve ezberlemek yerine, bu kuralların mantığını ve doğasını kavramak çok daha sağlıklı bir yöneliş olacaktır. Kavramanız gereken şeyler, o konunun içeriğine göre önemlidir ya da değildir. Kuralları dilin tamamına genellemek yanıltıcı olabilir. Dolaysıyla dilbilgisindeki kurallar kadar bağlam, kelimelerin yan anlamı, cümle yapısı, konuşulan ortam, imâlar, kasıtlar, göndermeler ve hikâye edişler gibi birçok bağlama da dikkat etmek gerekmektedir.
Bu nedenle, Öğrenme gerçekleşirken alıştırma yapılması her konuda olduğu gibi dil öğreniminde de bilginin yerleşmesini ve işlevselleşmesini sağlar. Alıştırmalar yapılırken yapacağınız hatâlar da öğrenmede çok önemli bir rol oynar. Ne kadar çok kullanım hatâsı yapılırsa, bu hatâların farkedilme ve düzeltilme olasılığı o kadar daha artar. Bu yüzden kısa aralıklarla düzenli tekrarlar ve alıştırmalar yapmak çok önemlidir. Bu kişiden kişiye değişir ancak böyle bir durumda yazarak ya da sesinizi teybe kaydedip hatâ ve eksiklerinizi görerek düzeltmek, hem eğlendirici, hem kalıcı hem de zaman kazandırıcı bir öğrenme süreci olarak size yardımcı olabilecektir.
İngilizceyi öğrenmek için sistemli bir çalışma şeklinin benimsenmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar “Yabancı Dil sistemli bir çalışma gerektirir ve bu çalışma ihmal edildiğinde elde edilen kazanımların kaybedilmesi kaçınılmaz olur. İngilizce, günlük hayatta sürekli olarak kullanıldığında, anadili İngilizce olan kişilerle konuşulduğunda, İngilizce kitaplar okunduğunda veya İngilizce televizyon programları veya filmler izlendiğinde canlı kalır.”şeklinde açıklamalarda bulunuyorlar.
Öğrenilmesi ciddi bir çaba gerektiren ancak kolay unutulan Yabancı Dil Bilgisinin canlı tutulabilmesi için neler yapılabileceğini anlatan uzamanlar “İngilizce dersine başlamadan önce mutlaka o ünite içerisindeki kelimeleri kendi başımıza sözlük kullanarak öğrenmeye çalışmalıyız. Öğrendiğimiz kelimeleri bir deftere not edip bunları sık aralıklarla tekrar etmeliyiz. Örneğin bu tekrar etme işini, arkadaşlarımızla bir oyun haline getirebiliriz. Ayrıca, İngilizce olarak seviyesi, bireyin yaşına ve dil kullanma becerisine göre uygun hikâye kitapları okunmalıdır. Bu hikâye kitapları aynı zamanda sizin okuma becerinizi de geliştirecektir.” görüşündedirler.