Verimli Çalışmaya Dair Önemli Bir Nokta
SORU: Bir çok defâ iyi bir şekilde çalıştıktan sonra, ilk günlerdeki gibi çalışamıyor ve ilk günkü heyecânımı ve isteğimi yakalayamıyorum. Bu durumu sizce nasıl aşabilirim?
Sevgili gençler,
Bildiğiniz gibi YGS & LYS ve OKYS uzun ve zorlu bir maraton. Bu özelliği ile YGS & LYS’ye ve OKYS’ye hazırlık yoğun çalışmaların belli sürece ―çalışma takvimine yayıldığı― bir istikrârı ve istikāmeti gerektiriyor. Kezâ bu süreçte başarıya yönük olarak içten içe yaşayacak olduğunuz başarıya odaklı açlığımız ve hedefinize dönük bir şekilde iç dünyanızda yapılandıracak olduğunuz psikolojik adanmışlığınız, sizi zaman içersinde tüketebilir.
Aşırı koşullanma veyâ yoğunlaşma ilk başlarda beklenin üzerinde ürünler verse de, zamanla ardında bıraktığı bıkkınlık tortularıyla birlikte giderek motivasyonunuzu bozabilir ve sizi hedefimizden uzaklaştırabilir. Bu anlamda özellikle katı bir şekilde ders çalışmanın, klasik metotlar çerçevesinden yararlı olduğu düşüncesi genel kabul görse de, yaşamış olduğumuz yüzyılın gençlerimizde yaratmış olduğu kırılganlık ve belirsizlik duygulanımı sorumluluk davranışının veyâ farkındalık bilişinin istenilen düzeyde yerleşemediğini gösteriyor.
Demek ki çalışma disiplinini yakalamak ve yaşamak kadar, bu disiplini uzun vâdeli bir yaşam tarzına dönüştürmek ve geçen zaman içersinde performans kaybına uğramadan yolumuza devam etmek de en önemli sorunlardan biri olarak gençlerimizin önünde duruyor. Televole kültürünün yaratmış olduğu tüketim ideolojisi, gençlerin bir süre çalıştıktan sonra, yavaş yavaş sınavın önemini de tüketmelerine yol veren bir benlik haritasını ortaya koyuyor. Peki, bu durumu nasıl aşabiliriz? Çalışma istencimizi nasıl diri tutabiliriz? Dilerseniz bu sorunun cevabı bir hikâyede arayarak yolumuza devâm edelim…
“Çok kuvvetli bir oduncu varmış. Kereste tüccarının yanında işe girmiş. Ücret hayli dolgunmuş, çalışma şartları da iyiymiş. Oduncu elinden gelenin en iyisini yapmaya karar vermiş. Patronu oduncuya bir balta vermiş, çalışması gereken alanı göstermiş. Oduncu ilk gün, 18 ağaç devirmiş. Patronu çok etkilenmiş.”Aferin! Bunu artırarak devam et!” demiş. Patronunun bu sözlerinden iyice etkilenen oduncu sonraki gün daha sıkı çalışmış ama, ancak 15 ağaç devirebilmiş. Üçüncü gün daha da çok çalışmayı denemiş, ancak bu sefer de 10 ağaç devirebilmiş. Günden güne kestiği ağaç sayısı azalmış, azalmış.. Oduncu kendi kendine “Gücümü yitiriyor olmalıyım herhâlde!” diye düşünmüş. Patronuna gitmiş bir türlü ne olduğunu anlayamadığını söyleyerek özür dilemiş ve işi bırakmak istediğini söylemiş. Bunun üzerine patronu gülümseyerek Oduncu’ya “En son ne zaman baltanı bileğledin!” diye sormuş. Oduncu cevaplamış: “Bileğlemek mi? Baltamı bileğlemek için hiç zamanım olmadı ki! Hep ağaç kesmekle meşgūldüm!” demiş.
“İnsanların % 99’u sadece var olur, %1’i ise gerçekten yaşar ve iz bırakır”
Oscar Wilde
İşte sevgili gençler, sizler de tıpkı hikâyedeki Oduncu gibi hep ders çalışmakla meşgūl olursanız, dinlenmeye veyâ farklı şeyler öğrenmeye, farklı uğraşılara ve eğlenmeye zaman ayırmazsanız, yâni “baltanızı bileğlemezseniz” performansınız ve veriminiz her geçen gün biraz daha düşecektir. Dolaysıyla zaman zaman kendinizi dinlendirebilmeli veyâ eğlendirebilmelisiniz.
Bu anlamda hoşlandığınız tarzda bir roman okumaya başlayabilir,
alışveriş yapabilir,
çok sevdiğiniz bir şâirden bir şiir ezberleyebilir,
tiyatroya veyâ sinemaya gidebilir,
âilenizin yaşlı bireylerini ziyâret edebilir,
çocukluk arkadaşlarınızla buluşabilir,
uzaktaki bir sevdiğinize mektup yazabilir,
günlüğünüze bir şeyler karalayabilir,
bir Huzurevi’ni veya Çocuk Yetişme Yurdu’nu ziyâret edebilir, onlara hediye alabilir veyâ onlarla sohbet edebilir,
kütüphanenizi düzeltebilir,
odanızın ve yatağınızın yerini değiştirebilir,
kalabalık caddelerde gezerek insanları gözlemleyebilir,
deniz kenarında bir çay içebilir,
martılara simit veyâ güvercinlere buğday atabilir,
ucuzluk pazarına giderek kendinize bir tişört satın alabilir,
çocukluk albümünüze bakabilir,
duş alıp birkaç meyve yiyerek biraz uyuyabilir
ve daha yüzlerce faklı şeyler deneyerek kendinizi dinlendirebilirsiniz veyâhut ta eğlendirebilirsiniz…
“Artık karanlığa sövmeyi bırak, kalk Allah aşkına bir mum da sen yak!”
Konfiçyüs
Unutmayın, “çalışmak” kadar “eğlenmek ve dinlenmek” de gerekli bir insanî bir ihtiyaçtır. Ne kadar içten ve azimli çalışırsanız, o kadar mutlu ve tatlı dinlenirsiniz. Aynı şekilde ne kadar tatlı ve doğal dinlenirseniz, çalışmak için de o kadar tâze enerji ve sinerji yaratırsınız…